Kriptograf 80. Yarışma İpuçları

Şimdiye kadar kazandığın ödülle sen o bahsettiğin fidan sayısının en az 2.5 katı fidan bağışlayabilirsin. Herkesin bağışı kendine. O kadar para kazandın, ne yaptın paraları…

1. Yarışmadan hiçbir şey anlamamışsın.
2. O tanımını yaptığın şey Kriptograf değil, kriptografi.
3. Her yarışmanın zorluğu ayrıdır ve şimdiye kadar cevabın bulunmamış olması hiçbir şeyi ispatlamış olmuyor.
4. Burada kahrından çatlayan senden başka kimse yok malesef.
5. Araştırıp bulamıyorsan araştırma. Çengel bulmaca falan çöz, solitaire oyna, origami yap, ne bileyim işte seviyene uygun bir şeylerle uğraş. Kriptografa mecbur değilsin.

Bu nasıl bir mantık? Yabancı dilde aratılmadan kazanılan yarışmalar yok mu? Türkiye ile ilgili sorular mesela. Ayrıca cevaba kolay ulaşılan bir yarışma mı zannediyorsun bunu? Birkaç soru dışında hepsi emek isteyen sorulardı. Bugüne kadar hiç kazanmamış, yani o milyon tane kaynak içinde debelenip, o derin araştırma kuyusuna dalıp adım adım mesafe kat ederek sonuca ulaşmamış olan öyle zannediyor demek ki! Kişi yüzüp de geçmediği denizi dere zannedermiş.

İnsanlar ne kaynakları tarıyor, haberin yok galiba. Örneğin Türkiye’de bir mezat sitesinde açık artırmaya konmuş takvim yaprağı üzerinden cevabı bulan oldu. (Aşağıda bahsi geçen Peter Henlein sorusunda.) Ayrıca o soru Kriptogaf rekorunu elinde barındıran sorudur. En uzun süren ve ödülün en çok yükseldiği yarışmadır. Yanlış hatırlamıyorsam 2 ay sürmüştü ve ödül 5600’ün üstündeydi yarışma bittiğinde. Bu kişi de hasbelkader kadar bilmiş, şans eseri kazanmış mı diyeceğiz yani? Şu anki soru hala bu seviyeye ulaşmış değil. Kısacası “bugüne kadar herkes beleşten bildi, ama bu soru çok iyi” minvalinde yorumlar saçmalıktan öteye gitmiyor. Kazananlara “oh çatlasın patlasın” diyenler de aslında kendileri çatlayıp patlıyor bence. Bu kadar haset sahibi olmayın yahu, hakkaniyetli olun, “hak eden kazansın” diyin.

Öncelikle bahsettiğin şahısla alakam yok. Ayrıca ben Bill Gates ne derse doğru demedim, kim söylemiş diye değil ne demiş diye bakmak gerektiğini belirtiyorum ama sen ne derse yanlış demeye getiriyorsun ve bunun sebebi olarak da onun Siyonist olduğunu belirtiyorsun ki olup olmadığını bilmiyorum, ne olduğu beni ilgilendirmiyor da.

Senin bu yaptığına mantıkta Kırmızı Ringa Balığı diyorlar. Bu balığın kokusu o kadar güçlüdür ki etrafındakiler ister istemez gerçek amaçlarını unutup onun etki alanına girer. Av köpekleri kendi başlarına istedikleri yola değil de sahiplerinin seçtiği yöne doğru gitsinler diye bu balık bir telin ucuna bağlı olarak o istikamet boyunca taşınır. Balığın kokusu takip ettikleri şeyin kokusunu unutmalarına yol açar ve böylece avcının tercih ettiği yolu takip ederler. İki kişi bir konuda tartışırken birinin diğerinin geçmişini veya bir hatasını dile getirerek konuyu saptırması bir kırmızı ringa balığı yanlışıdır ki bunu birçok insan yapıyor.

Senin yaptığın da bu. Bir kırmızı ringa balığı yanlışı olan argumentum ad hominemi kullanıyorsun. Kişiye saldırarak veya kişiyi çürütmeye çalışarak fikri çürütmeye çalışıyorsun.

Bill Gates’e gelince ister Siyonist olsun, ister has bir Müslüman olsun, ister ateist, isterse okumamış cahil biri olsun. Kişinin ne dediğine bakar ve kendimce değerlendiririm. Daha en baştan “ya bu adam şöyle böyle” deyip bir etiket takarak reddetmem. Nazarımda kişinin ne dediğine değil de kim olduğuna odaklanmak da cahilliktir. Bir kişinin kim olduğu sadece söyleyeceği şey konusunda ne kadar dikkatli olmam gerektiği noktasında önemlidir. Bunun dışında bir önemi yok.

Bir filmde Amerikalı köylü bir aile yoldan geçen muhtaç birisine yardım ediyordu. Biri dedi ki: Ya bunlar hep palavra, onlarda böyle yardımseverlik falan yoktur. Seninle aynı mantıkta biri. Ona göre Amerika bütünüyle kötüdür ve bu nedenle bütün Amerikalılar da kötüdür. Dolayısıyla bu insanlar hiçbir şekilde iyi veya doğru bir şey yapmazlar. Bir şey yapıyorlarsa muhakkak bunun altında bir numara, bir fesatlık vardır.

Bir konuşmayı muhakeme etme yeteneğiniz onu söyleyenin Siyonist veya şu bu olup olmadığından etkileniyorsa, tavsiyem sadece sizin gibi düşünen insanları dinleyip sadece onların kitaplarını okuyunuz. Ötesi sizin için ağır gelebilir. Maazallah dinden falan çıkarsınız sonra. Hem herkesin aklı kirli bir nehri kirlenmeden içine alabilecek bir deniz büyüklüğünde olmayabilir. Onun için böyle şeylerle uğraşmayıp kendi ilgi alanınıza odaklansanız iyi edersiniz. Edebiyat muallimiymişsiniz ama edebiyat dışında tıp, siyâset, bilim, coğrafya, tarih her konuda fikriniz var maşaallah.

Muhtemelen şahıs 2, 3 kitap yazmıştır. Yazarlık lada cok bi alakası yoktur. Yoksa bu bu şekilde ustelemezlerdi yazar diye. Futbolculugada cok ufaktan bi gir çık yapmıştır. Başka sivrildigi bi meslegi daha var gibi.